Yükleniyor
0   /   100

Sana bunu yazıyor olmak bile ne kadar garip geliyor.

Çünkü biz, senin gidebileceğine hiç inanmadık. 

Sen hep dimdik duran, hep çalışan, yılmayan, mücadele eden insandın. Sanki seni hiçbir şey yıkamazdı. Hepimizin yorgun olduğu yerde sen hâlâ ayaktaydın. En karanlık anlarda bile içimizi aydınlatan bir ışığın vardı senin. Öyle bir ışık ki… şimdi yokluğu gözlerimizi kamaştıracak kadar acıtıyor.

Ben hâlâ sabahları uyanırken, her şeyin normal olduğu o günlere dönmüşüm gibi hissediyorum. Sanki birazdan arayacaksın… “Nasılsın oğlum” diyeceksin. Bir kaç sözünle her şeyi yoluna koyacaksın. Ama sonra sessizlik oluyor. Telefon çalmıyor. Kapı çalmıyor. Sen yoksun

Seninle geçirilen zamanlar… Elinde avucunda biriktirdiklerinle, yokluğa ve yoksulluğa rağmen dimdik ayakta yarattığın dünya . Ağlayarak anlattığın çileli yaşamın… Sana yaşatılanlar…  Her biri zihnimin bir köşesinde, yavaşça canımı yakarak tekrar tekrar dönüyor. Hayatın ortasında, bir boşluk gibi duran bir eksiklik var şimdi. Ama aslında o boşluk, sadece fiziksel değil. Kalbimizin tam ortasında bir yerdesin artık — hem çok uzakta hem de bir o kadar yakında.

Bazen düşünüyorum da…
Sen bize sadece güzel anılar bırakmadın.
Sen bize nasıl güçlü olunacağını, nasıl sevileceğini, nasıl paylaşılacağını öğrettin.
Senin hayatla kurduğun ilişki; içten, coşkulu, dürüst ve korkusuzdu.

Şimdi ne yapsak, ne söylesek yetmiyor. Bu acının bir dili yok, tarifi yok. Sadece özlemi var. Kocaman, içimize sığmayan bir özlemi…

Sen gittin ama bizde kalanlar senin kadar gerçek.
Seni yaşatmaya devam edeceğiz.
Her duamızda, her konuşmamızda, her sessiz anımızda…

Annecim “Anneler günün kutlu olsun”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir